‘’Hayatımızın en anlamlı günü bugündür.’’
İtiraf ediyorum ki telaffuzunu googledan araştırdım =) Hygge; Danimarkalıların mutluluk sırrı diyerek 2016 yılında dünyada yayılan ve yaşantımıza giren, okunuşunu ise yeni öğrendiğim ( hûga diye okunuyormuş. ) bir terim. ‘’Ruhun sıcacık hissetmesi’’, ‘’Rahatlatıcı ve mutluluk veren şeylerden keyif alma’’, ‘’En sevdiklerinle birlikte olmak’’, ‘’Samimi ortamlar yaratma sanatı’’… Daha okurken yüzünüzdeki tebessümü görüyorum. Kim bu durumlardan keyif almaz ki?
Günlük rutinlerimiz içerisinde işlerimiz, sorumluluklarımız, görevlerimiz bazen öyle bir boğucu hale geliyor ki dönüp de yaşadığımız güne baktığımızda elimizde bize kalan tek hissin stres olduğunu görüyoruz çoğunlukla. Patronun, çocukların, eşin, ailen için bir şeyler yapmaya ve sürekli hayata ‘yetişmeye’ çalışırken kendin için neler yapıyorsun sorusu ruhumun ne kadar yorulduğunu hissetmeme neden olduğu bir anda tanıdım bu kavramı. Hem de Miya ile! Geçen yılın zorlu evde izolasyon süreçlerinde Miya plannerım hygge teması ile birlikte geldi hayatıma. Rahatlık, kahve, mum, sıcaklık, huzur anahtar kelimelerini öğrendikten sonra hyggeyı daha da hayatıma katmak istedim ve araştırdım. Gelin neler varmış bu felsefede birlikte bakalım.

Danimarka, konumu gereği sürekli yağış alan, soğuk ve eksili derecelerde çoğunlukla yaşamını sürdüren bir ülke. Yüzde altmış gibi bir vergi oranı maaşlarından kesiliyor, karanlıkta bisikletle işlerine gidip yine karanlıkta dönüyorlar. Böyle bir tabloda Mutluluk Araştırma Enstitüsü’nün yaptığı en mutlu ülkeler araştırmasında çoğunlukla listenin en başında görmeyi bekleyemeyiz diye düşünüyoruz ancak yanılıyoruz. Karanlıklar içerisindeki ışık, soğuk havadan sonra girilen sımsıcak bir oda, yokluk içerisindeki varlık diye sımsıkı sarılmışlar hygge felsefesine. Kendi sözcüklerini bile üretmişler. ( hyggekrog: İnsanın oturup hygge zaman geçirebileceği evdeki bir köşe./hyggebukser: İnsan içine çıkarken giyemeyeceğiniz ancak rahat olduğu için de asla vazgeçemediğiniz o eşofman altı. 😊.. vb.) Peki insan kendini nasıl mutlu eder, nedir bu hygge?

1 . Ortam: Mumlar ! Devasa, kokusuz, en basitinden ! Kapatın tüm ışıkları ya da kısın. Ne kadar loş o kadar iyi. Yapay bir ışıktansa ateşin sıcaklığında kaybolalım. Dinlensin gözlerimiz. Danimarka’nın tüm dünyada en fazla mum kullanan ülke olduğunu biliyor musunuz?
2 . Zihin: Anda kalmak ! Belki de en zoru ancak en önemlisi. Sürekli geçmişin kritiğini yaparak ya da geleceği düşünerek yaşayamayız. Zihni boşaltmanın o anın tadını çıkarmanın gerekliliğini fark et. Telefonu, mailleri, bilgisayarı alma o ana. O an sadece senin !
3 . Keyif: Bu maddeyi hyggeyı anlatan kitaplarda okuduğumda yüzümde beliren sırıtmayı size anlatamam. Küçük mutluluklarımız, anın tadını çıkarmaya yardımcı olan şeyler diyelim. Kahve, çay, pasta, kurabiye, çikolata, şekerleme… Küçük yaramazlıklar hygge için gerekli evet. Tabi bunun bir denge işi olduğunu da hatırlatmamız gerekiyor.
4 . Eşitlik: Biz, benden üstün gelir. Belki de öğrenmemiz gereken en önemli kısım. Herkes birbiri ile eşit. Ev sahibi, misafir kavramı yok. Arkadaşlarınız hep birlikte size geliyorsa herkes bir işin ucundan tutacak. Sorumluluklar bölündüğünde ise ortada sadece bir arada olmanın verdiği keyif kalacak.
( Gözümün önüne eve misafir gelecekken anneciğimin hali geldi. Koşturması, telaşı, yorgunluğu… Toplumumuzun aşması gereken bir olgusu diyelim mi? )
5. Şükran: Hep doluyu görmeye odaklanmalı. Bardağın boş kısmı önemlidir belki de doğru. Ancak sahip olduklarımızın kıymetini gündelik yaşantımızda çok çabuk unutuyoruz. Bazen kucağına düşen sevgilinin başı, bazen mis kokulu bir kahve, bazen el emeği ördüğün bir koltuk şalı, bazen kuyruklu, dört ayaklı ve de tüylü mucizeler… Görmeyi bilene evren teşekkür edecek çok şeyi bizle buluşturuyor. Küçük sevinçler asıl hayatımıza anlam katıyor. Şimdi hep birlikte söyleyelim: Hayat, sana teşekkür ederim.

6. Uyum İçinde Olmak: Hani bazen kalabalık içinde bir sevincini anlatmak, üzüldüğünü paylaşmak istersin ama ‘’O bir şey mi, ah bak benim başıma neler geldi!’’ başlıklı pek çok cümleye maruz kalırsın. O insanın yüzü geldi değil mi gözünün önüne, hani sürekli kendini ispatlamaya çalışan ve de acıyı, sevinci yarıştıran? İşte o hyggenın tam karşıtı! Burada egoya, hırsa, yarışa yer yok. İçinde bulunduğun çevre ile uyum içinde olmak. Meselenin özü.
7. Rahatlık: Bakın bu hygge için önkoşul. Rahat kıyafetler, rahat bir ortam , kendini akışa bırakmak…
8. Ateşkes: ‘’No more drama in my life’’ Yani gerginlikler, tartışmalar hygge ortamına giremez. Siyaset, din, memleketin durumu gibi elimizden bir şey gelmeyen konuları – çok zor olsa da- bir kenara bırakın. Unutmayın, rahatlamak amacımız.
9 . Birliktelik: Sevdiklerinle birlikte olmak, geleceğe tatlı bir anı bırakmak. ‘’…yaptığımız zamanı hatırlıyor musun?’’ diyebilmek. Ne yaparsınız o tabi ki size kalmış ama sevdiklerinizle birlikte hazırladığınız ve yediğiniz bir yemeğin tadı, bir pikniğin keyfi, bir kitap kulübü etkinliği hayata anlam katmak için çok iyi yollar gibi geliyor bana. Anahtar kelimemiz, birliktelik.
10 . Sığınak: Seni her türlü kötülükten, tehlikeden korunduğunu hissettiren yer. Daha çok ev.

Hygge felsefesinin manifestosunu okudunuz. Ne hissediyorsunuz? Ben ilk okuduğumda coğrafya kaderindir sözü gereği kendimi yapamam ki diye sınırlandırdım. Ancak anda kalmanın, kendi iç huzurunu yakalamanın gün geçtikçe çok daha önemli bir hale geldiğini fark ettim. O an aldım Miya’mı elime ve haftalık planlarımın içerisine ‘’hygge vakit’’ ekledim. Toplantılar uzar, sınavlar stresten uyutmaz, emek verdiğin iş beğenilmez.. O gün yaşayacağım tüm olumsuzlukları bir kenarda bırakma yolu olarak gördüm bu felsefeyi. Ve baktım ki hygge vakitlerim beni çok eğlendirdi.
Neler mi yaptım?
Mesela Miya’nın haftalık görünümündeki boş kısımlara o hafta şükrettiğim şeyleri yazmaya başladım, bir nevi şükür günlüğü.
Arkadaşlarımla bir araya geldiğim zamanlara bir arada yapabileceğimiz işler ekledim. Mısır patlatırken bilgi alışverişi yapmak telefon elindeyken yapmandan daha zevkli söyleyeyim. 😊
Yavaş pişen şeylerin evi saran kokusunda oturup en samimi arkadaşınla sohbet etme fikri. Daha hygge ne olabilir ki?
En önemlisi evde bir hygge köşesi yaptım. İster oturma odanda, ister mutfağında sana huzur hissi veren eşyayı çıkar ortaya. Şu an o köşeyi gördüğümde bile içim ısınıyor. Kitabımı, kahvemi aldığım gibi oraya kıvrılma hissi belki de o günün en güzel yarım saati.
Kilo almamak için belirli zaman dilimlerinde bu anlara çikolata, pasta, kurabiye gibi küçük şımarıklıklar ekledim. O günleri Miya stickerların en yıldızlısı ve kocamanlarıyla süsledim, ne yalan söyleyeyim!
Mum, mum, mum daha fazla mum! Her zaman, her yerde anında hygge!

Doğa ile iç içe olmanın; ağaçları, toprağı, rüzgarı hissetmenin insanı ne kadar deşarj ettiğini kendimde gördüm. Aylık planlarımda mutlaka bir doğa yürüyüşü var artık.
Bunlar benim yaptıklarımdan birkaç örnek. Miya, kendini unutmaman için de var. Bil istedim. Sizin de kış aylarına dair kafanızda beliren hygge vakit önerileri vardır belki de yorumlarda birbirimize ilham oluruz, olmaz mı? Nasıl sevdiniz mi bu işi?
Yeni yıl çok hygge geçsin arkadaşlarım! 😊
2 Yorum Var
Tam hasta yatağımda okudum yazını, kalemine sağlık, heves geldi şu halsiz ve sümüklü bedenime 🤍
Okuduktan sonra kendimi nasıl motive hissettim anlatamam , sevdim bu hygge işini :))