Bahar ayları; kışın soğuk, biraz kasvetli havasından çıkmak ve güneşli, sıcak günlerin başlangıcı için bir haberci adeta. Hepimiz sıcak günlerin gelişini dört gözle bekliyoruz. Kuşların cıvıltısını, doğanın yavaş yavaş uyanıp renklenmesini, bitkilerin filizlenmesini yeniden görmeyi bekliyoruz. Yıllar boyunca da baharın gelişi hep heyecanla beklenmiş, farklı kültürlerde çok çeşitli geleneklerle kutlanmış ve kutlanmaya devam ediyor. Sizlere bu geleneklerin birkaçından bahsetmek istiyorum.

MARTENİÇKA
Marteniçka eski bir Bulgar geleneği olarak biliniyor olsa da tüm Balkan ve Trakya coğrafyasında kutlanan bir gelenektir. Ülkemize mübadele döneminde gelen birçok muhacir ile de bu gelenekler bizlerde de sürdürülmektedir. Benim kutlamaktan çok hoşlandığım bir gelenek.
Martinka, marteniçka, martipi gibi farklı isimleri var. 1 Mart’ta bağlanmaya başlanıyor. -babanneme göre 14’ünün akşamı bağlanması gerekiyor.- (Hicri takvimde bahar başlangıcı olarak kabul edilen tarih olduğu için.) Bizim ailede Martinka deniyor, bu gelenek kırmızı, beyaz iki ipin birbirine dolanıp bağlanmasıyla yapılıyor. Kırmızı ip; güç ve kuvveti, beyaz ip uzun bir ömrü simgeliyor.

Sene boyunca ağrımasını istemediğiniz yerlere bağlanıyor. Başınız ağrımasın diye boynunuza, eller ağrımasın diye bileklere, parmaklar ağrımasın diye yüzük şeklinde veya ayaklara bağlanabiliyor.
Mart ayında senenin ilk leylekleri veya kırlangıçları görüldüğü zaman çıkarılıyor. Senenin ilk leylek veya kırlangıçlarını görmek çok özel aslında, bilekliği bağlarken dilediğiniz dilek gerçekleşebilir anlamına geliyor.
Geleneğe göre marteniçkanızı kendinizin satın almaması gerekir. Hediye edilmeli veya örmelisiniz. Bu sene kendinize ve arkadaşlarınıza martinka örmeye veya hediye etmeye ne dersiniz? Hep birlikte sevdiklerimize sağlık, güç, kuvvet ve güzel bir ömür dilemiş oluruz.
Not: Leylekleri ilk gördüğünüzde çıkarmanız tavsiyemdir yoksa benim gibi sürekli uyarıya maruz kalabilirsiniz, geçen sene birkaç ay fazladan taktım diye leylek veya kırlangıç gören herkesten uyarı almıştım. Bende görmüştüm ama çıkarmak istememiştim bence çok güzel bir bileklik ve kolye olmuşlardı. Tabii aileden daha bağladığımız ilk hafta bilekliği çözülüp, kaybolanlar da vardı. Bu yüzden dileklerin kabul kısmı için sıkı bir düğüm de tavsiyedir.
NEVRUZ
Dünya çapında belki de en fazla ülke ve halk tarafından kutlanan gelenektir. Doğanın uyanışının kutlandığı bir bahar bayramıdır adeta. 21 Mart Dünya Nevruz Bayramı olarak kabul edilir ve 21-22-23 Mart’ta Kuzey Kürede Bahar Bayramı olarak kutlanır. İsmi de ‘yeni gün’ anlamına gelir, baharın yeni günlerini belirtir.
Bu kutlamaların ilk kayıtlarına 2. yüzyılda Pers kaynaklarında rastlanmıştır. Bu yüzden oldukça eski ve kadim bir gelenektir. Anadolu’da ve Orta Asya Halklarında Ergenekon Destanı’nda anlatılan efsanelerden esinlenilerek kutlanır.
Nevruz öncesi yaşanılan yerlerde temizlik yapılır, süslemeler yapılır ve Nevruz günü renkli kıyafetler tercih edilir. Şehirlerin, köylerin en büyük meydanlarında büyük ateşler yakılır üstünden atlanır, etrafında şarkılar söylenip, dans edilir. Ateşte demir dövülür. Nevruz şenliklerinde büyük kazanlarla yemekler pişer ve gelenlere ikram edilir. Dilekler dilenir. Bolluğun, bereketin, yeniden doğuşun, yardımlaşmanın, yeni bir yılın gelişi kutlanır ve bu şekilde güzel başlanan baharın bu şekilde geçeceğine inanılır. Sonuçta yeni bir yıla nasıl girerseniz o şekilde geçer, bunu herkes bilir.

PASKALYA
Hz. İsa’nın çarmıha gerilişinin ardından dirilişinin kutlandığı Hristiyanlıktaki en eski bayramdır. Bahar ekinoksunun ardından gelen dolunayla; Mart sonundan Nisan sonuna kadar olan dönem boyunca kutlanabilir.

Paskalya denilince aklımıza ilk gelenler; rengarenk boyanmış yumurtalar, çikolatadan yapılmış Paskalya tavşanı, Paskalya çöreği, mumlar ve edilen dualar, dilenen dileklerdir.
Bir Nevruz geleneği olan yumurta boyamak Hristiyanlıktan sonra Paskalya ile özdeşleşmiştir. Paskalya yumurtası doğanın uyanışını, ilkbaharın gelişini kutlamak için boyanıyor. Tavşan ve yumurta; yaşamı, doğurganlığı, hayatı ve yeniden doğuşu temsil ediyor.

Paskalya geleneklerinden biri de boyanan yumurtaları çocukların bulması için saklayıp, onların bulması şeklinde. Yumurta ile birlikte küçük süprizler de yanında hazırlanabiliyor. Tüm mahalle halkının katıldığı herkesin bahçesine sepetler sakladığı bir oyuna da çevirenler varmış. Hazine arar gibi sepet dolusu hediye ve yumurta aramak da eğlenceli olmalı.
Bizlerde de bahar gelenekleri arasında yumurta boyamak da var. Geçen sene biz biraz abartıp çok fazla yumurta haşlayıp rengarenk gıda boyaları ile boyamıştık. Esasen soğan kabuklarıyla boyanıyor ve pembe kabuklu yumurtalar elde ediliyor. Sonrasında üstüne kül ile rengi aşındırılarak desen çiziliyor. Evde yaşayan kişi sayısınca yumurta haşlamak, boyamak, desen çizmek sonra yemek Mart geleneklerinden biri. Yumurta boyanmasının nedeni yumurtanın bereketi, çoğalmayı temsil etmesinden dolayı, hatta bunun için kullanılan bir söz bile var: Mart martladı, tavuklar yumurtladı.
HOLİ
Son yıllarda çok daha fazla popülerleşen bir bahar festivalidir. Hindistan’da ortaya çıkmış ve tüm dünyaya yayılmış bir festivaldir. Bu sene 18 Mart’a denk gelen festival baharın ilk dolunay günü başlar.
İsmini bir efsaneden, kendini kardeşi için feda eden Holika’dan alır. Efsaneye göre kralın kardeşini ateşte yakacağını öğrenen Holika, sırtındaki ateşten koruyan pelerinini kardeşinin üstüne örtüp, kendisini feda etmiştir.

Holi Festivali bir gece öncesinden dini ritüellerle başlar ve ertesi sabah rengarenk toprak boyalarıyla, su dolu balonlarla Rangwali Holi yani renk festivali ile kutlanmaya devam eder. İnsanların birbirini rengarenk toprak boyaları ile boyadığı, şarkılar söyleyip, danslar ettiği, aile ziyaretleri yaptığı, özel yiyecek ve içecekler ikram edilen dolu dolu bir festivaldir.
Rangwali Holi ise farklı bir mitolojik efsaneden gelir. Ten rengi rengarenk olan arkadaşı Radha’yı kıskanan Hint tanrısı Krishna’yı, annesinin toprak boyalarıyla rengarenk boyamasıyla başladığına inanılır. Her rengin kendine göre bir anlamı ve temsil ettiği değerler vardır.

Baharın gelişini, sevgiyi, bağışlayıcılığı, iyiliğin gücünü, gülmeyi, eğlenmeyi, affetmeyi, barışı, aşkı, renklerle kutlarlar.
Hangi millette, hangi kültürde olursa olsun bütün hepsinin ortak yanı baharın gelişinin kutlanmaya değer oluşu. Müziklerin yapıldığı, dansların edildiği, hediyelerin dağıtıldığı, dileklerin dilenip duaların edildiği, doğanın bolluğu, bereketi için şükredildiği bir zaman dilimi. Öyle güzel ve farklı gelenekler var ki. Haydi bu sene geleneklerden birini seçip, sizler de yapın veya kendi geleneğinizi oluşturun. Ne de olsa kutlanmaya değecek bir şeyimiz var.
BAHARIN GELİŞİ…