Şehir hayatının stresi, koşturması içerisinde ne kadar çok yoruluyoruz. Bedenimizi dinlendirsekte, ruhumuzu ne kadar dinleyip, dinlendirebiliyoruz? Betonlar içerisinde yaşarken, yeşile ne kadar hasretiz? 

Doğanın ruhuma iyi geldiğini, uzun zaman ormana gitmesem yoksunluğunu çektiğimi ilk farkettiğimde bir aydınlanma yaşamıştım. 

İçim sıkılıyordu ve bana iyi gelecek tek şey doğaydı, bunu içimde bir yerlerde hissediyordum. Ağaçlara dokunmak, ormanın kokusunun içime çekmek, kafamı gökyüzüne çevirip, o yüksek ağaçların dalları arasından gökyüzünü seyretmekti istediğim.

Sonra “Orman Banyosu” diye bir kavram olduğunu öğrendim. Japon kültüründe “Shinrin Yoku” denilen Orman Banyosu, yani düzenli olarak yeşile doyma halinin bir çok şifası olduğunu söylüyorlar, kan basıncını dengelemek, stres seviyesini düşürmek vs.

Tüm bunların farkına vardıktan sonra, düzenli olarak ailecek doğaya gitmeye çok özen gösteriyorum, ormanlanıp, topraklanıp geliyoruz. 

Ve tüm bu farkındalıkları bir ajanda da topluyorum.  

Doğa günlüğüne neler yazabiliriz peki ?

  • Topladığımız yaprakları yapıştırabiliriz, hangi ağaca ait olduklarını not ederiz yanına.
  • Doğadan ilhamla, doğaya ait hislerimizi,
  • Doğa resimlerinden çizdiklerimizi, gördüğümüz bir böceği, mantarı, çiçeği… Çizemezsek fotoğrafını yapıştırabiliriz belki.
  • Doğada olmanın bize kattıklarını, içimizi kaplayan huzuru, yaşattığı farkındalıkları,
  • Gördüğümüz değişik türler hakkında araştırdıklarımızı,
  • Ailemizle yaşadığımız doğadaki anılarımızı.

Cemreler düşmeye başlamışken, havalar ısınıyor, güneş kendini iyiden iyiye hissettiriyorken daha çok temiz havada vakit geçirdiğimiz, sık sık orman banyosu yaptığımız, farkındalıklarımızı artırdığımız günler diliyorum herkese.

Yorum Yaz